30 Mart 2009 Pazartesi
27 Mart 2009 Cuma
26 Mart 2009 Perşembe
25 Mart 2009 Çarşamba
Üç Kez Seni seviyorum Diye Uyandım
Üç kez seni seviyorum diye uyandım
Tuttum sonra çiçeklerin suyunu değiştirdim
Bir bulut başını almış gidiyordu görüyordum.
Sabahın bir yerinden düşmüş gibiydi yüzün.
Sokağı balkonları yarım kalmış bir şiiri teptim
Sıkıldım yemekler yaptım kendime otlar kuruttum
-Taflanım! diyordu bir ses duyuyordum.
Cumhuriyetin ilk günleri gibiydi yüzün.
Kalktım sonra bir aşağı bir yukarı dolaştım
Şiirler okudum şiirlerdeki yaşa geldim
Karanfil sakız kokan soluğunu üstümde duydum.
Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun
Deniz Eskisi
Hoşçakal - Özdemir Asaf
Siyah beyaz tuşlarında piyanomun
Seni çalıyorum şimdi
Çaldıkça çoğalıyorsun odada
Sen arttıkça ben kayboluyorum
Seni doğuruyorum geceye
Adını koyuyorum aya bakarak
Her şey sen oluyor her yer sen
Ben ölüyorum
Sesini duyuyorum rüyalarımda
Gözlerimi kamaştırıyor ışığın
Rüzgar sen gibi dokunuyor bana
Ben doğuyorum
Duymak istediklerimi söylemiyorsun hiç
Dokunmuyorsun bana
Sen gibi bir şimşek çakıyor
Tam kalbime düşüyor yıldırımı
Ben gidiyorum
Özdemir Asaf
24 Mart 2009 Salı
Aynı Yalınlıkla Ölmek İsterim
Aynı yalınlıkla ölmek isterim
Kırda bir çiçek gibi, sakin, gösterişsiz.
Mum yerine yıldızlar parlasın üstümde
Yeryüzü uzansın altımda sessiz.
Ben aydınlık ve özgürlük delisiyim
Varsın hainleri gizlesinler soğuk bir taş altında
Dürüstçe yaşadım ben, karşılığında
Yüzüm doğan güneşe dönük öleceğim
Jose MARTI
Çeviren : Ataol BEHRAMOĞLU
23 Mart 2009 Pazartesi
15 Mart 2009 Pazar
Söylemeye Zamanı Olmayanlara..... / Can Yücel
Yalan söylememek değil, gerçeği gizlememekmiş marifet.
Yüreğini elime koyduğunda anladım…
”Sana ihtiyacım var, gel!” diyebilmekmiş güçlü olmak.
Sana ”git” dediğimde anladım…
Biri sana ”git” dediğinde, ”kalmak istiyorum” diyebilmekmiş sevmek.
“Git” dediklerinde, gittiğimde anladım…
Sana sevgim şımarık bir çocukmuş, her düştüğünde zırıl zırıl ağlayan,
Büyüyüp bana sımsıkı sarıldığında anladım…
Özür dilemek değil, ”affet beni” diye haykırmak istemekmiş pişman olmak.
Gerçekten pişman olduğumda anladım…
Ve gurur, kaybedenlerin, acizlerin maskesiymiş.
Sevgi dolu yüreklerin gururu olmazmış.
Yüreğimde sevgi bulduğumda anladım…
Ölürcesine isteyen, beklemez, sadece umut edermiş bir gün affedilmeyi.
Beni affetmeni ölürcesine istediğimde anladım…
Sevgi emekmiş.
Emek ise vazgeçmeyecek kadar, ama özgür bırakacak kadar sevmekmiş…
CAN YÜCEL
14 Mart Cumartesi 2009
12 Mart 2009 Perşembe
A Tale of Two Cats: Celebration of Love
11 Mart 2009 Çarşamba
şişko RanaR'dan bir kandil klasiği: sütlü un helvası!
---------------
annemdeydim dün akşam. şahane helvasından yaptı ve bana da öğretti. bizde klasiktir, hep sütle yapılır un helvası. başka türlüsü yenmez, sevilmez. ben de bayılırım, hepimiz bayılırız. benim pisboğazlığıma annemin gelenekleri kuşaktan kuşağa aktarma heyecanı da karışınca, helva tarifini kapmış bulundum, paylaşayım bu tarifsiz lezzeti istedim, oh yeeeaaa bebeyim! lakin foto yok, çünkü hepsini yedim sölemesi ayıp. siz de yapın, görün allah allaah!
Bodrum
Fırtına Sonrası
10 Mart 2009 Salı
Uyanmamış Harfler
9 Mart 2009 Pazartesi
Tahir ile Zühre - Nazım Hikmet
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden
ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.
Meselâ bir barikatta dövüşerek
meselâ kuzey kutbunu keşfe giderken
meselâ denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir’i Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hattâ sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.
Nazım Hikmet
8 Mart 2009 Pazar
+ "Peki ya inanılmayacak masallar dinlerken de uyuyan çocuklar var mıdır?" diye karşılık verdi. Mavi bereli adam.
-" Peki ya sen olağanın aksine terminallerde huzur bulup, kaybettiğin değil vazgeçtiğin ne varsa orada bulacağına inandın mı?"
+ "Biraz uyusak geçer mi?"
Yalnızlığa alışmalı... / Can Dündar
Bavulları hep toplu durmalı insanın...
Bir gün telefonların hiç çalmayabileceği hesaplanmalı...
Tül perde arkasından misafir yolu gözlemekten vazgeçmeli...
İhanetlere, terkedilmelere, bir başına bırakılmalara hazırlıklı olmalı...
Yalnızlığa alışmalı...
Ve sırt çantasını her daim hazır tutmalı insan...
Yollarla barışmalı...
Yalnızlığa alışmalı...
...........
...
Can Dündar.
3 Mart 2009 Salı
Dost musun?
Öyleyse canın canımdır...
Aynan olmalıyım...
Yüzüne söyleyebilmeliyim her şeyi...
Hem sakınmadan, mertçe...
Hani bilirsin, esirgemem lâfımı,Ne şekil gelirse, öylece...
Hazırım tüm içtenliğimle konuşmaya, ama,Seni de dupduru isterim karşımda...
Dostsan,Gözlerimin içine baka baka yaka silk benden!Arkamdan şikayetlenme!
Yiğit ol!
Gerekirse yiğitçe azarla, çekinme!
Lâf değil, icraat beklerim
senden!Öyle bak ki, hislerini görebileyim...
Öyle hisset ki, güvenle bakabileyim...
Sevmem, ölenin ardından ağıt yakmayı!
Dil dönerken söylenmeli her şey...
Kulak duyarken anlatılmalı...Göz bakarken bakmalıyım sana...
Can sağ iken sarılmalı...Keşkelere meydan vermemeli hayatım,
Pişmanlıklarla yoğrulmamalı....
Hayır!
Dirime selâm vermeyen,Ölüme de fazla yaklaşmasın!
Dostsan, ölmemi bekleme!Haklıysam, yaşarken savun beni!
Yaşarken yanımda ol!
İnanmışsan bana, kimse çevirmesin seni yolundan!
Ve inanmamışsan, sakın rol yapma!
Her söylediğimi onaylaman şart değil...
Her yaptığımı beğenmen de gerekmez...
Dostsan, rahatça eleştir, fikrini rahatça söyle,
sıkılma!
Yadırgayabilirsin beni,Ve ben de seni tuhaf bulursam
şaşırma...
Kandırmanı aslâ kabul edemem!
Her dediğini, her yaptığını hoş görürüm, ama,
Beni, bana sormadan yargılama!
Her yediğimiz aynı olmaz belki,Her
dakikamız birlikte geçmez...
Her güldüğünde gülmeyi garanti edemesem de,Ağladığında seninle
birlikte oturup ağlarım...
Belki her çağırdığında gelemem fakat,Derdine ortak ararsan, koşarım...
Ben de herkes gibi insanım elbet,Ne göklere çıkar beni, ne de yerin dibine sok!
Senin işin bu değil!
Benim zaten bir yerim var herkes gibi yer ile gök
arasında...
Dostsan,Küçümsemeden, küfretmeden,Sevgiyle, saygıyla ve huzurla gel sokağıma...
Dinlenmek istediğinde, hiç düşünme, sana özel bir limanım,ama...
Yorulduğum zamanlarda,Dilediğimce sığınabilmeliyim koylarına...
Seni bir çocuk kadar saf sevebilirimVe bir deli kadar art niyetsiz...
Uğruna seve seve hesabı şaşırırım...Görmezden gelebilirim yanlışlarını...
Başkaları enayilik sayabilir,Başkaları akılsızlığıma yorabilir,Bunları
dert bile etmem, ama,
Sen, aslında aptal olmadığımı,Her an, tekrar tekrar hatırla!
Ve sakın beni aptal yerine koymaya kalkışma!
Seviyorsan, cimrilik etme, söyle!
Muhabbeti varken, yokmuş gibi yapanla,Hiç sevmediği halde, yılışıp
durana sinir olurum!
Neyse, o olmalı insan...
Kendisi olmaktan korkmamalı!
Kendisi olmaktan kaçmamalı!
Bil ki, sensin diye seni bırakmam, ama,
Ben olduğum için bırakırsan beni,
Yas da tutmam arkandan!
Bedel mi?Ödemeyeceksen çıkma yola!
İçten pazarlık edersen, ancak kendine edersin...
Kendince küser barışır, kendi kendini yersin!
Dostsan, mevsimince yağ...
Kışsan kar ol, güzsen yağmur...
Soğuğuna, sıcağına, esip savurmana itiraz etmem,
Senden, ille de bahar olmanı beklemem, ama,
Dayanmalısın en şiddetli fırtınalarıma...
Belki de çok geldi bunca talep...
Bana karşı hiçbir mecburiyetin yok, korkma...
Sana fazla geldiğim ilk anda
Arkana hiç bakmadan, dönüp gidebilirsin...
Geçip gidebilirsin,borçluluk hissetmeden...
Mutlaka bir açıklama da beklemem senden, ama,
Gitmeye davranırsam bir gün,Sen de karşımda set olma!
Dost musun?
Öyleyse, canın canımdır,
Yoluna baş koymaya hazırım ya,
Başını da yollarımda isterim
Yazarı bilinmiyor..