8 Aralık 2007 Cumartesi

Ölüm - Felsefi Bakış

Yaşamın sonu. İnsanlar ölüme her zaman kaygıyla baktılar. Ölümden sonraki yaşam fikri bu kaygıyı elbette artırıyordu. Ölümden sonraki yaşam gerçekten varmıydı, varsa nasıldı ? Ölümden sonraki yaşam fikrine günah fikri, cezalandırma fikri bağlandı. Öbür dünya buna göre adaletin gerçekleştiği bir ölümsüzlük katı olacaktır. Tüm eski uygarlıklarda ahiret fikriyle birlikte ölüm korkusu yer alır. Ölümden korkmamak düşüncesi ilkin eski Yunanistan'da ortaya çıkmıştır. Atomculuk bir öbür dünya fikrini olanaksılaştırıyordu. Varolma bileşimle açıklandığına göre ölüm de dağılmadan başka bir şey olmayacaktı. Epikuros'a göre yaşam bir bileşim, ölüm bir ayrışımdır. Epikuros ölümden sonraki yaşamı olanaksız görerek insanı ölüm korkusundan kurtarır.
Epikuros şöyle der: ''Her türlü kötülüğün en korkuncu olarak görünen ölüm bir kuruntudan başka bir şey değildir, çünkü yaşam sürdükçe o yoktur, o gelince de ruh yoktur. Bu yüzden ölüm ne yaşayanları ne ölüleri etkiler. Yaşayanlar onun vuruşlarını duymazlar, artık varolmayan ölüler de onun zararı dokunmaz. ''
Aynı görüşü latin filozof Senece savunur ve şöyle der: ''Post mortem nihil est ipsaque mors nihil'' (Ölümden sonra hiç bir şey yoktur ve ölüm hiç bir şey değildir). Önemli olan ölümü düşünmemektir yada ölümü önemsememektir.
M.T. Cicero şöyle der: ''Emori nola: sed me esse mortum nihil aestumo'' (Ölmek istemiyorum, ölmeyide hiç önemsemiyorum) Aynı düşünceyi spinozda'da buluruz: ''Özgür insan ölümden başka bir şeyi düşünür, bilgelik ölümü değil yaşamı düşünmektir.'' Oysa Stoa filozofları ölüm karşısında da soğukkanlıdır. Yaşam kadar ölümde doğaldır ona göre. Ağaçlar gibi insanlarda ölecektir. İnsana düşen, güzel bir ölümle ölmektir. Ölüm geciktiği zaman Stoa'cı ölümünü kendi eliyle gerçekleştirir.
Stoa'cı yaşamına son vermek konusunda kararlı ve beceriklidir.
Marcus Aurelius şöyl der: ''Ölüm doğanın bir isteminden başka bir şey değildir, doğanın isteminden korkan da çocuktur.''
Epiktetos da şunları söyler: ''Biliyorum, doğan her şey ölmek zorunda, bu bir doğa yasası. Öyleyse ben de ölmeliyim. Ben ölümsüzlük değilim. Ben bir insanım, bütünün bir parçasıyım, saat nasıl günün bi parçasıysa. Saat gelir ve geçer. Ben gelir ve geçerim. Geçiş biçimi önemli değildir. Ateşle yada suyla. Hepsi bir.''
Montaigne Stoa'cıların intihar düşüncesine karşı çıkar. Felsefeyi ölümden korkutmayı öğreten bir bilgi alanı olarak gören düşünüre göre yaşamın baş düşmanı ölüm değil acılardır, öte yandan insanın kendini ölüme hazırlaması gerekir. ''Felsefe yapmak ölmeyi öğrenmektir'' der Montaigne.
''Dünyanın tüm erdemi ve tüm sözleri gelir bu noktaya, ölümden korkmamak noktasına dayanır.
* Montaigne'e göre ancak ölümden korkmayı becerebilen kişi ilerleyebilir.
* Konfuçius: ''Kuş ölüme yaklaştı mı şarkısı acı olur, insan ölüme yaklaştı mı sözleri erdemle dolu olur. ''
* Publilius Syrus: '' Bir başkasının istemiyle ölmek iki kere ölmektir.''
* P.-J. Martin: ''Ölüne karşı duracak kale yoktur''
* A. Comte: ''İnsanlar dirilerden çok, ölülerden oluşmuştur''
* Maynard: '' Burada bekliyorum ölümü -Arzulamadan ve korkmadan.''
* Voltaire : ''Her şey yitip gittiğinde, umut yok olduğunda - Yaşam bir yüz karasıdır, ölümde bir ödevdir.''
* C. Delevigne : ''Yaşamada her adım ölüme doğru bir adımdır.''
* Montaigne : ''Doğumumuz bize her şeyin nasıl doğumunu getirdiyse, ölümümüzde bize her şeyin ölümünü getirecek.'' ''En istemli ölüm en iyi ölümdür'' ''Ölümü önemseyerek yaşamı güçleştiriyoruz , yaşamı önemseyerek de ölümü'' ''Ölüm yaşamın amacı değil sonucudur.''
* F.Maynard: Ruhum artık gitmeli İşimiz bitti artık. -Son günüm geçecek ufkun üstünde. -Özgürlükten korkuyorsun. Sahi bıkmadın mı -Altmış yıl yaşadın duvarların içinde ?''
* Schopenhauer: '' Ölüm olmasaydı insanlar felsefe yapamayacaktı.''

BU makale Felsefe Ansikopedisi ve Wiki kaynaklarından derlenmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder