11 Aralık 2007 Salı

Özgürlük; Fr.Liberté; Ing.Liberty; Alm.Freiheit - Felsefi Bakış

(fr. liberté ;ing. liberty ; alm. freiheit)

Köle yada tutsak olmayanın durumu. Bir başkasının istediği değini değil de kendi istediğini yapabilenin durumu. Herhangi bir baskı altında bulunmayan ve kendi istemine göre davrananın durumu. Kendi ilkelerine göre davrananın durumu. Latincede libertas, servus olmayanın yani köle olmayanın durumunu belirliyordu; o durumda liber olmak yani özgür olmak üst sınıf insanı olmakla belirgindi.

Eskiçağ'ın kölelik düzeninde özgür olabilenler yalnızca üst sınıf insanlarıydılar. Ortaçağ'da da durum değişmedi. Serfin çok sınırlı hakları vardı, o hem krala, hem senyöre, hem kiliseye bağlıydı. Özgürlük savları, ortaçağ koşullarına son veren mutlak yönetimin hemen her sınıf için aşırı baskıcı tutumlarına karşı yepyeni bir tutumu belirlercesine gelişti. Yeni yükselen sınıf, burjuva sınıfı, her anlamda, siyasal anlamda da kültürel anlamda da iktisadi anlamda da özgürlüğü savunarak ortaya çıktı.

Özgür toplum ve özgür birey fikri sanayi devrimiyle oldunluğa erişti ve başı Fransız Devrimi'nin çektiği pek çok özgürlükçü atılımla yaşama geçmeye başladı. Özgürlük fikri yasa düzeni fikriyle birlikte gelişti ve Jean-Jacques Rousseau'nun ''toplumsal sözleşme'' kavrayışında anlatımını buldu. Özgürlük gelişi güzel davranma hakkı olamazdı (Burada çok yanılıyor bence. Çünkü yine bir yerde kısıtılama var ki buda özgürlük sayılamaz ) . Özgürlük ancak yasalara uyma koşuluyla gerçekleşebilirdi. Buna göre Montesquieu ''Özgürlük yasalarına izin verdiği şeyleri yapma hakkıdır'' der. N.Berdiaeff. daha ileri giderek, özgürlüğü insan yaşamı iin bir zorunluluk sayar. ''Özgürlük bir hak değil bir zorunluluktur'' der. Bu arada çağdaş düşünürler özgürlüğü bireysel düzeyse değil toplusal düzeyde geçer sayarlar, (çağdaş düşünürler çok zekiymiş :).. köle sisteminde.. ) . buna göre insan ancak başkalarıyla özgür olabilir ya da insan ancak bakalarıyla özgürse özğürdür düşüncesi yaygındır. ''İnsan ancak başkaları özgür olduğu ölçüde özgür olur'' der B.Whichcote. Çağdaş toplum özğürlüğün tüm katlara, tüm kesimlere yayıldığı bir düzen ortaya koyacaktır. Bundan böyle insanları özgür olmayanlar diye ikiye olasılığı yoktur.
Abraham Lincoln şöyle diyordu: ''Kölelere özgürlük verirken özgür insanların özgürlüğünü güvence altına alıyoruz.''
Kimileri özgürlüğü bireysel düzeyse ele alırlar ve bir bilinç sorununa indirgerler. Buna göre özgürlük bilinçli insanın kendini var etme ve çevresiyle hesaplaşma edimlerinde kendini gösterir.. l. Silone şöyle der: ''Özgürlük size armağan edilmiş bir şey değildir. İnsan diktatörlükle yönetilen bir ülkede yaşayabilir ve özgür olabilir. Bunun için dikatörülüğe karşı bir yaşm sürmek yeterlidir (Ülke vatan kavramları bireyin, bireyde toplmun özgürlüğü için olmalıdır bence. Birey özgürse, toplumda özgürdür.) . Ancak kendi kafasıyla düşünen insan özgür insandır. İnandığı şey adına kavga eden insan tam olarak özgür insandır. İnsan kendi özgürlüğünü başkalarından dilenemez. Özgürlüğü elde etmek gerekir.'' Marx'çı düşünce burjuva toplum düzenin özgürlük anlayışına eleştiriler getirdi. Bu eleştirilerin burjuva toplumunu köktenci bir anlayışla yargıladığı kesindir. Lenin şöyle diyordu: ''Para gücüne dayalı bir toplumda, kitlelerin sefalet içinde süründüğü bir toplumda, bir avuç zengin insanın asalak olarak yaşadığı bir toplumda gerçek ve katışıksız özgürlük varolamaz.'' Marx ve Engels şu görüştedirler: ''Bugünkü burjuva üretimi koşullarında özgürlükten ticaret özgürlüğü, alma ve satma özgürlüğü anlaşılır.'' Tam anlamında özgür yaşam düzenin kurulması Marx'çılara göre burjuva yaşam düzenin giderilmesinden sonra olacaktır.
**Lukacs şunları söyler: ''faşizmin yıkılışından bu yana demokrasinin kurulması ve güçlendirilmesi tüm ülkelerdeki halk oyunun ilgi odağında yer alır. Tüm ciddi tartışmalar faşist barbarlığın bıraktığı yıkıntılar üzerinde kurulacak olan ve faşizme ve savaşa dönüşü sonsuza kadar engellemekle yükümlü bulunan bu özgürlük rejimine bağlı yeni demokrasinin yapısını belirlemeye yöneliyor.'' ''Sermayeci toplumun daha ne kadar süreceğini ve sosyalizmin onu ne zaman izleyeceğini bu gün kimse bilemez. Ancak bugün burjuvazinin özerk, evrensel ve ilerlemeci bir ideolojisi yaratma gücüne sahip olduğunu gösterir hiç bir belirti yoktur. ''Marx.çılar ın toplumsal çerçevede ortaya koyduğu özgürlük anlayışı daha sonra varoluşçuların benimsediği özgürlük anlayışıyla karşılaşır. Özgürlük, varoluşçular için, bir kendini varetme etkinliğidir. ''Gerçekte bizi seçen bir özgürlüğüz: ne var ki özgür olmayı seçemiyoruz, özgürlüğe mahkumuz biz'' der Sartre.
Varoluşçular için özgür olmak toplumsal açılımı olmayan bir durumdur: herkes kendi özgürlüğünü yaşa ya da bu bir mahkumiyetse herkes kendi özgürlüğüne mahkumdur. ''Başkasının özgürlüğüne saygı boş bir sözdür'' der Sartre (varlık ve hiçlik). Gene de Sartre bu konuda çelişkili gibidir. Varoluşçuluk insancılıktr.'da şu satırları okuruz : ''Kendi özgürlüğümü isterken başkalarının özgürlüğünüde istemek zorundayım.''

**Madame de Stael: ''Ben her zaman böyle oldum, canlı ve üzgün. Tanrı'yı, babamı ve özgürlüğü sevdim.''
**E.Einstein: ''Terimin felsefi anlamında insan özgürlülüğüne inanmıyorum. Her kişi yalnızca bir dış baskı altında değil, aynı zamanda bir iç gerekliliğe göre davranır.''
**Etienne de la Boétie : ''Özgürlük gene de çok iyi ve çok hoş bir şeydir, o yok oldumu tüm kötülükler ard arda gelir.''
**Montaigne : ''Ölümün bizi nerede beklediği belli değildir, onun her yerde bekleyelim. Ölmeyi öğrenen kişi köle olmayı unutur.
**Corneille: ''Herkes özğür olduğunda özgürlük bir hiçtir..''
**Cyrano de Bergerac: ''İnsanlar köleliğe o kadar yatkın ki, kölelik etmekten geri kalırız diye bir birilerine özgürlüklerini satıyorlar. Böylece gençler yaşlıların, yoksullar zenginlerin, köylüler soyluların, prensler mutlak yöneticilerin, mutlakyöneticiler kendi koydukları yasalrın kölesi oluyorlar.''
**Malebranche: Duygularımız sanıldığı kadar bozulmuş değildir, bozulmuş olan ruhumuzun derinliğidir, özürlüğümüzdür.''
**Fénelon: ''İnsanların en özgürü köleyken bile özgür olabilendir.
**Montesquieu: '' Bir devlette yani yasaların bulunduğu bir toplumda özgürlük insanın yapabileceği şeyi yapması, yapamayacağı şeyi yapmamasıdır.''
**J.J. Rousseau: ''Özgürlüğünden vazgeçmek, insan olmaktan vazgeçmektir, insan haklarında vazgeçmektir, hatta ödevlerinden vazgeçmektir.''
**Diderot: ''hiç bir insan doğadan başka insanlara egemen olma hakkını almamıştır.''
**Baron d'Holbach: ''Düşünce özgürlüğü insanlara ruh yüceliğini ve insanlığını verir.''
**Robespierre: ''Halkım, unutma, cumhurriyette adalet mutlak bir güçle eğemen olmadığı zaman özgürlük boş birr söz olarak kalacaktır.''
**Chateaubriand: ''Devrim cinayetlerle başlamsaydı beni peşinden sürükleyecekti. Bir mızrağın ucunda ilk kafayı görünce geriledim. Benim gözümde ölüm hiçbir zaman bir hayranlık konusu ve bir özgürlük kanıtı olmayacak. Bir teröristten daha adi, daha sefil, daha alçak, daha ahmak hiç bir şey tanımıyorum.'' ''Özgürlükte aşırılık zorbalığa yol açar, tiranlıkta aşırılık ancak tiranlığa götürebilir.''
**Napoléon Bonaparte : ''Size özgürlük verdik, onu korumayı bilin.''
**Lemannais: ''Özgürlük halkların alın teriyle kazanabilecekleri emektir.''
**Lamartine: ''Aşk ve özgürlük hiç ölmeyecek tanrılardır.''
**Alfred de Vigny : ''Bana yasa diyorsunuz, ben özgürlük'üm.'' (En güzel söz en sonuncu sözdür ve daha iyisi bulunan kadar...)


Not: Kaynak : Felsefe Ansiklopedisi
(parantez içinde olan bu renkli yazılar bana aittir. ) Ansiklopedi ile ilgisi yoktur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder